ÖĞRENME
Öğrenme, tekrar veya yaşantılar sonucu, eğitim veya öğretim sonucu davranışlarda meydana gelen değişmelerdir. Örneğin yabancı dil konuşmayı öğrenme bir davranış değişikliğidir. Ancak davranış değişikliklerinin öğrenme olarak nitelendirilebilmesi için sonradan kazanılması, belli bir süre devam etmesi gerekir. Buna göre içgüdü, refleks veya şans eseri gerçekleştirilen davranışlar öğrenme değildir.
Öğrenmede olgunlaşma ve motivasyon önemli bir faktördür. Çünkü bir şeyi öğrenebilmek için belli bir olgunlaşma düzeyine gelinmesi ve belli bir motivasyonun olması gerekir. Örneğin konuşma olgunluğuna gelmemiş bir çocuğa dilbilgisi kuralları öğretilemez.
A. ÖĞRENME TÜRLERİ VE SÜREÇLERİ
1. Deneme – Yanılma Yoluyla Öğrenme
Yapılan birçok tekrar ve denemeler sonucunda yeni davranışların kazanılması esasına dayanır. Bu denemeler esnasında olumlu nitelikteki davranışlar sürdürülür, olumsuz nitelikteki davranışlar terkedilir. Böylece tekrar sayısı arttıkça hata miktarı azalır, hata miktarı azaldıkça da öğrenme düzeyi artar. Örneğin televizyonun uzaktan kumanda düğmelerinin nasıl bir fonksiyona sahip olduğunun deneme – yanılma yoluyla öğrenilmesi gibi.
2. Motor Öğrenme
Bedensel davranışların düzenli olarak gösterilmesi, kaslara dayalı beden hareketlerine beceri kazandırılması esasına dayanır. Örneğin jimnastik, bale hareketlerinin kurallarına uygun olarak yapılması motor öğrenmeyi gösterir.
3. Bilişsel Öğrenme
Üç grupta incelenir.
a. Kavrayış yoluyla öğrenme: Olaylar ve durumlar arası ilişkinin bir anda görülmesiyle, problemin zihinde çözülmesi esasına dayanır. Örneğin, Arşimed’in suyun kaldırma kuvvetini bulması buna örnektir.
b. Model alarak (Gözleme yoluyla) öğrenme: Bazı davranışların kazanılması örnek alma, taklit yoluyla gerçekleşmektedir. Modanın öğrenilmesi, göreneklerin öğrenilmesi bu yolla gerçekleşir.
c. Sözel öğrenme: Bireyler tarafından nesnelerin yerini tutan sözcüklerin, kavramların kazanılmasından sonra, sözel anlatımlarla gerçekleşen öğrenmelerdir. Örneğin; organizmadaki kalp, böbrek gibi iç organların nasıl faaliyet gösterdiklerinin sözle anlatılması bu öğrenmeye girer.
4. Koşullanma Yoluyla Öğrenme
Organizmanın önceleri tepki göstermediği bir uyarıcıya belli koşullar altında (ödül veya ceza uygulamasının yapılmasıyla) tepki göstermeye başlaması bu öğrenmenin esasını oluşturur.
Sözü edilen koşullar, klasik koşullanmaya ve edimsel koşullamaya göre değişmektedir. Şimdi bunları görelim.
a. Klasik koşullanma: Başlangıçta nötr olan bir uyarıcının ödül veya ceza ile birlikte verilmesiyle gerçekleşir. Bu durumda başlangıçta nötr olan uyarıcı ödül veya ceza uyarıcısının yerine geçerek organizmayı tepkiye yöneltir. Örneğin kızgın saç üzerine çıkarılan bir ayı, aynı zamanda def çalınmasıyla, kızgın saç üzerindeki tepkisini bir zaman sonra sadece def çalındığında da göstermeye başlar.
b. Edimsel (vasıtalı – operant) koşullanma: Organizmanın rastlantısal sayılabilecek davranışları içinden uygun görülen davranışların ödül veya ceza uygulanmasıyla pekiştirilmesi esasına dayanır. Örneğin, narkotik şube ekiplerinin uyuşturucu bulunmasında kullandıkları köpeklerin öğrenmesi edimsel koşullanmaya girer.
Klasik koşullanmayla edimsel koşullanmayı karşılaştırmalı olarak incelediğimizde;
-
Klasik koşullanmada pekiştirici (ödül veya ceza) davranıştan önce, edimsel koşullanma da ise istenilen davranıştan sonra verilir.
-
Klasik koşullanmada uyarıcı ve davranışlar bellidir, edimsel koşullanma da ise davranışlar rastlantısaldır ve bu davranışlar biçimlendirilmeye çalışılır.
-
Klasik koşullanmada her durumda pekiştirme yapılır; edimsel de ise uygun davranışlara pekiştirme yapılır.
5. Koşullanmayla İlgili Kavramlar
a. Pekiştirme: Koşullanma öğrenmesinin gerçekleşmesini sağlayan ödül veya ceza uygulamalarıdır. Pekiştirme, davranışların kazanılmasını ve yerleşmesini sağlar. Pekiştirmeyi sağlayan unsurlara pekiştireç denir.
b. Genelleme: Koşullu uyarıcıya gösterilen tepkilerin benzerlerine de gösterilmesidir. Def çalınca oynamaya koşullandırılmış olan ayı, diğer çalgılı uyarıcılara karşı da tepki gösterirse genelleme yapmış olur. Sütten ağzı yanan yoğurdu üfleyerek yerse, genelleme yapmış olur.
c. Ayırt etme: Genellemenin tersi olarak, benzer uyarıcılar arasındaki farklılığın anlaşılmasıyla koşullu uyarıcıya benzer uyarıcılara tepki göstermenin terk edilmesidir. Örneğin, köpeğin uyuşturucu kokusunu diğer kokulardan ayırd etmesi.
d. Sönme: Pekiştirmenin kesilmesiyle zaman içinde koşullu davranışın ortadan kalkmasıdır.
e. Kendiliğinden geri gelme: Sönmüş davranışın, hiçbir pekiştirme olmadığı halde bir süre sonra kendiliğinden ortaya çıkmasıdır.
B. ÖĞRENMEYİ ETKİLEYEN FAKTÖRLER
1. Öğrenen Bireyden Kaynaklanan Faktörler
a. Güdülenme: Öğrenmeyi etkileyen önemli bir faktördür. Öğrenmeye istekli olmayı ifade eder.
Yurtdışına gidecek olan birinin yabancı dil öğrenme isteğinin artması güdülenme ile açıklanır.
b. Zekâ: Zekâ düzeyi yüksek olanların başarılı bir öğrenme gerçekleştirmeleri zekânın etkisini gösterir.
c. Yaş ve olgunlaşma: Olgunlaşma belli bir öğrenme düzeyine ulaşmış olmayı ifade eder. Yaşa bağlı olarak olgunlaşma gerçekleştikçe, birey öğrenme düzeyine ulaşmış olur.
d. Bilgi birikimi: Önceden kazanılmış olan bilgiler, yeni öğrenmeleri etkiler. Ancak bu etkileme olumlu veya olumsuz olabilir. Böyle bir etkilemenin olabilmesi için önceki öğrenilenlerle sonraki öğrenilecekler arasında ilke, içerik, teknik bakımdan benzerlik olması gerekir.
Böyle bir benzerlik yoksa önceden öğrenilmiş olanlarla sonradan öğrenilecek olanlar arasında geçiş olmaz. Benzerlik olması durumunda da iki türlü geçiş olabilir.
– Olumlu geçiş (Pozitif transfer): Önceki öğrenilenlerin sonraki öğrenmeleri kolaylaştırmasına denir. Bisiklete binmenin, mobilet kullanmayı kolaylaştırması gibi. (Eğer öğrenmelerde pozitif transfer gerçekleşmeseydi, her bir öğrenmenin her seferinde en baştan başlaması gerekirdi).
– Olumsuz geçiş (Negatif transfer): Önceki öğrenilenlerin sonraki öğrenmeleri zorlaştırmasına denir. İki parmakla daktilo yazmayı öğrenmiş olan biri, hiç yazmayana göre on parmak yazmayı daha zor öğrenir.
e. Fizyolojik durum: Genel olarak organizmanın uyarılma düzeyinin aşırı veya yetersiz olması durumunda öğrenme düzeyi de düşer. Buna karşılık orta düzeydeki bir uyarılma (kaygı) öğrenmeyi olumlu etkiler.
f. Psikolojik durum: Heyecan, korku, ümitsizlik, içekapanık olma gibi durumlar öğrenme üzerinde etkili olabilmektedir.
2. Öğrenme Yönteminden Kaynaklanan Faktörler
a. Aralıklı ya da toplu öğrenme: Yöntem olarak az zamanda çok tekrar yerine, konunun çok zamanda azar azar tekrar edilmesi öğrenmeyi olumlu etkilemektedir.
Çünkü bu durumda yorgunluk, motivasyon düşüklüğü, aşırı kaygı olmadığından, uyarılma düzeyi yüksek olmaktadır.
b. Öğrenmeye aktif olarak katılma: Anlatma okumaya göre bireyi daha aktif yapacağından, öğrenme düzeyini artırmaktadır. Aynı zamanda aktif durumlarda uygulamalara da yer verileceğinden, öğrenme düzeyi artmaktadır.
c. Sonucun bilinmesi: Öğrenmenin gerçekleşip gerçekleşmediği hakkındaki sonucun bildirimine yönelik faaliyetler öğrenmeye önemli katkı sağlamaktadır. Konu anlatımından sonra yapılan testler sonucun bildirilmesine yöneliktir.
d. Bütün ya da parçalara bölerek öğrenme: Konuların uzun, kısa, somut, soyut, anlamlı anlamsız olması durumuna göre öğrenilmesinde bütün – parça – bütün ilişkisinin kurulması öğrenmeyi etkiler. Buna göre zor, uzun, anlamsız konularda bütün – parça bütün çalışması, diğer durumlarda ise konuların bütün halinde öğrenilmesi olumlu sonuç vermektedir.
e. Programlı öğrenme: Önceleri öğretme makinalarında geçerli olan bu öğrenme, şimdilerde bilgisayarlarda uygulanmaktadır. Bireyin bilgisayarın başına geçerek, bilgisayarın programlanmış olarak sunduğu bilgileri kendi öğrenme hızına ve kapasitesine göre öğrenmesidir. Bu öğrenme sorularla pekiştirme ve cevabını hemen görme esasına dayanır.
f. Tekrarlara yer verme: Tekrar sayısı attıkça hata miktarı azalmaktadır. Bu durumda da öğrenme düzeyi giderek artmaktadır. Çünkü tekrar, pekiştirici olarak öğrenmelerin kuvvetlenmesini sağlar.
3. Öğrenilen Malzemeden Kaynaklanan Faktörler
a. Uzun, soyut ve anlamsız olması: Uzun, soyut ve anlamsız olan konuların öğrenilmesi daha zor olmaktadır.
b. İlgi ve ihtiyaca uygun olması: İlgi ve ihtiyaca uygun olan konuların öğrenilmesinde yüksek motivasyon olduğundan, öğrenme de yüksek olmaktadır.
c. Sistemli düzenlenmiş olması: Düzenli konular karmaşıklığa yer vermediğinden, daha kolay öğrenilir.
d. Birbirini destekleyici olması: İlke, içerik, teknik bakımdan benzer konular arasında olumlu veya olumsuz transfer olabildiğinden, öğrenme düzeyi de buna bağlı olarak değişebilmektedir.
e. Beden ve zihin gelişimine uygun olması: Yaş ve olgunlaşma öğrenmeda etkili olduğundan, konuların bu nitelikleri dikkate alınmalıdır.
4. Öğrenmenin Yapıldığı Ortam
Ortamın sıcak olması, gürültülü olması, havasız veya pis kokulu olması öğrenme için uygun olmayan bir ortamı hatıra getirmektedir. Herkesin sesli çalıştığı bir kütüphanenin iyi bir çalışma ortamı oluşturmaması buna örnek olarak ortamın öğrenmedeki etkisini göstermektedir.
|
indirme de sıkıntı var düzeltirseniz sevinirim. ^^
Beyza Hanım indirme linki düzeltilmiştir. İyi Çalışmalar.