Sponsorlu Bağlantılar

6. Sınıf Fen ve Teknoloji Yerkabuğu Nelerden Oluşur Konu Anlatımı

Categories Eğitim
Sponsorlu Bağlantılar



Kız ve Erkek Öğrenci Yurtları için TIKLAYINIZ.

6. Sınıf Fen ve Teknoloji Yerkabuğu Neden Oluşur Konu Anlatımı

1.   Kayaçları Sınıflandıralım

Zeynep, Özge, Sırma ve Tamer öğretmenleriyle birlikte doğa yürüyüşüne çıkmışlardı.Öğretmenleri derste kayaçlarla ilgili öğrencilerini bilgilendirmişti. Zeynep ve Tamer de öğrendikleri bilgilerle bu doğa yürüyüşünde farklı birkaç kayaç bulabileceklerini düşünmüşlerdi. Bu düşüncelerini diğer arkadaşlarıyla ve öğretmeniyle paylaştılar.Tüm öğrenciler artık etrafına daha dikkatli bakıyordu.

Uzun bir yürüyüşün ardından öğrenciler birden fazla kayaç toplamıştı. Fakat bunların birbirlerinden çok farklı olduğunu gözlemlediler.Renkleri, büyüklükleri, şekilleri, ufalanabilirlikleri birbirinden fark­lıydı.Öğretmenleri bu durumu kayaçların birbirinden farklı olduğunu ve şekilleri, renkleri, içerdikleri minerallere göre gruplandıklarını belirtti.

Bu bölümde kayaçların nasıl gruplandıklarını ve kaç gruptan oluştuklarını inceleyeceğiz.

Üzerinde yaşadığımız yerkabuğunun ana  maddesini oluşturan,bir ya da birden fazla mineralin bir araya gelmesiyle oluşmuş mineral topluluğuna kayaç denir.

 

 

Mineral,belirli bir kimyasal yapıya sahip olan kristalli yapıda, doğal (insanlar tarafından yapıl­mamış) katı ve organik olmayan maddedir.

 

Yer kabuğunu inceleyen bilim insanları yani jeologlar kayaçları fiziksel, kimyasal ve mineral özelliklerine göre üç farklı şekilde gruplandırmışlardır.

 

 

a. Magmatik ( Püskürük ) KayaçlarMagmatik kayaç,  yerin derinliklerinde bulunan çeşitli elementlerce zengin eriyik olan mag­manın, derinlerde ya da yüzeyde katılaşması sonucu oluşur. Magmatik kayaçlar erimiş mag­manın katı­laşmasıyla oluştuklarından genelde çok serttirler. Granit, andezit, sünger taşı ve bazalt  magmatik kayaçlara verilebilecek en iyi örneklerdir. Volkan
Granit iri kristalli ve büyük kütleli kayaçlardır.  Magmanın yerin derinliklerinde katılaşmasıyla oluş-muştur.Aşınmaya, basınca, darbeye karşı dayanıklı, güzel renkli kayaçlardır. Günümüzde daha çok par-ke ve bordür taşı ve bazı büyük yapılarda kaplama taşı olarak kullanılmaktadır.

 

 

       Andezit, bazalt gibi kayaçlar ise yeryüzüne çıkan magmadan oluşmuş küçük kristalli kayaç­lardır. Yeryüzünde hızlı soğumayla oluştu­ğundan küçük kristalli yapıdadır.Genellikle yeşilimsi, kırmızımsı benekli bir görünümleri vardır. Binaların yapımında kul-lanılır.
Sünger taşı da yine andezit ve bazalt gibi yü-zeydeki magmanın katışlaşması ile oluşmuş-tur.Gözenekli ve parlak bir kayaçtır.Günümüzde bı-çakları bilemede kullanılmaktadır.

 

 

b. Tortul Kayaçlar

Yeryüzünde, suyun ve rüzgarın etkisiyle kayaçlar aşınır ve küçük kayaç parçacıkları halinde dökülür. Bu küçük parçacıklar deniz yada akarsu kenarlarına taşınarak buralarda birikir.Kayaçların üst üste binmesiyle oluşan bu çökelmeler zaman içinde üst üste tabakalar oluşturur.Böylece en altta kalan tabakalar sıkışarak tortul kayaçları oluşturur.

 

Tortul kayaçlar magmatik kayaçlara göre daha yumuşaktırlar ve daha kolay ufalanabilirler. Tortul kayaçlara tebeşir, kil taşı, kaya tuzu, alçı taşı örnek verilebilir. Bu kayaçların bir kısmı gözenekli oldukları için suyu iletebilir. İçlerinde sık sık fosillere rastlanabilir.

 

Örneğin kil taşı akarsuların, dalgaların ve rüz­garın kopardığı parçaların yerkabuğunun çukur yerlerinde birikmesiyle oluşmuştur. Bunlara mekanik ( fiziksel ) tortul kayaçlar denir.

                                                                                                              Kil taşı

  Çözünmüş minerallerin sudan buharlaşarak ayrılmasıyla ve kristalleşmesiyle oluşan tortul kayaçlar da (kimyasal tortul ) vardır. Bunlara örnek olarak kaya tuzu verilebilir.

 

Bazı tortul kayaçlarda hayvan ve bitki kalıntıla-rının çökelmesiyle oluşmaktadır. Bunlara da örnek hayvan kalıntısıyla oluşan mercan kayaları ve bitki kalıntısıyla oluşan kömür verilebilir.Organik tortullar hayvanların iskelet ve kabukları ile bitki kalıntılarının çökelerek üst üste binmesi ile oluşur. Kireç taşı ( kalker ) tebeşir, mercan kayalar hayvan, kömür ise bitki kökenli organik tortullardır.

c.    Başkalaşım Kayaçları

Başkalaşım kayaçları tortul yada magmatik kayaçların yüksek sıcaklık, basınç ve kimyasal yönden aktif bazı sıvıların etkisiyle değişikliğe uğramasıyla oluşur. Değişikliğe uğramış bu kayaçların kimyasal yapısı ve dokusu da değişmiştir. Başkalaşım kayaçlarına en güzel örnek bina ve heykel yapımında kullanılan mermerdir. Ayrıca gnays ve kuvarsitte verilebilir.

Mermer kireçtaşının, gnays granitin, kuvarsit ise kum taşının başkalaşmasıyla oluşmuştur. Püskürük kayaç kökenli başkalaşım kayaçlarında fosillere rastlanmaz.

       Kayaçların kaç gruba ayrıldıklarını ve hangi özelliklerine göre gruplandırıldıklarını gördük.Sizde öğrendiğiniz bu bilgilerle toplandığınız kayaçları gruplandırabilir misiniz?

Bir kayaç türü rüzgar, deprem, yağış, sel gibi  dış etmenlerle başka bir kayaç türüne dönüşebi-lir.Doğadaki bu döngü sürekli olarak devam eder.

Tüm kayaçaların kökeni magmadır.Bir tortul kayaç sıcaklık ve basıncın etkisiyle başkalaşım kayacına dönerken, başkalaşım ve tortul kayaçlarda tekrar magmatik kayaç haline dönüşebilir.

Bu döngüyü aşağıdaki gibi bir şemayla gösterebiliriz.

111

2.     Madenler ve Teknoloji

 

Maden ekonomik değeri olan kayaç veya mineraldir.

image014(2)

              kuvars                                                             yakut                                                                      elmas    

 

Yukarıda gösterilen elmas, yakut gibi değerli taşların yeraltının derinliklerinde yüksek sıcaklık ve basınç koşullarında oluştuğunu biliyor musunuz?

Bir önceki konuda kayaçları ve kayaç türlerini öğrenmiştik ve kayaç parçalarının içinde bulunan minerallerin birbirinden farklı olduğunu gördük. Madenlerde, kayaçların içinde bulunan maddelerdir. Bir kayacın içerisinde büyük ölçüde maden varsa bu tür kayaçlara  maden filizidenir.

Yeryüzünün derinliklerinde bulunan kayaçların yapısındaki mineraller sıcaklığın etkisiyle zamanla katı kristallere dönüşür. Elmas, yakut gibi kristaller, topraktan çıkarıldıktan sonra işlenerek aksesuar ve süs eşyalarının yapımında kullanılır.

image015(7)

Yukarıdaki haritada ülkemizin maden kaynakları gösterilmektedir. Haritada  da görüldüğü gibi yer altı zenginlikleri açısından ülkemiz zengin bir ülkedir. Kuvars, elmas, yakut gibi değerli taşların yanında teknolojik ham madde olarak kullanılan çinko, krom, alüminyum, demir gibi madenlerde ülkemizde çıkarılan madenlerdendir.

Türkiye madenler bakımından zengin bir ülkedir. Ayrıca bazı madenler bakımından dünyanın önemli ülkeleri arasındadır. Türkiye’nin madenlerinin tamamı henüz belirlenmemiştir. Her yıl yeni maden yataklarının bulunması bunun kanıtıdır.

Demir Türkiye’nin birçok yerinde çıkarılan bir madendir. Demir çıkarımının %80’ini Doğu Anadolu bölgesi içerisinde kalan Divriği sağlar.

Balıkesir’de Eymir ve Çarmık, Ege Böl-gesinde Ayazmand ve Torbalı, Kahramanmaraş ile Kayseri arasında Faraşa ve Karamadazı, Sivas Hekimhan arasında Hasan Çelebi ve Doğu Marmara’da Çamdağı, önemli demir alanlarıdır. Demir, endüstride en çok kullanılan maden cevheridir. Bu nedenle demir-çelik endüstrisinde ana maddedir.

Yerkabuğunun yaklaşık % 5 ini oluşturan ve yer çekirdeğinin temel bileşeni olan demir cevherinden elde edilir. Hematit dünyanın birçok yerindeki püskürük ve tortul kayaçlarda bulunur. Demirden elde dilen en önemli ürünlerden biride çeliktir.

Sert, paslanmaz, iyi parlatılan ve Türkiyede yaygın olarak çıkartılan bir diğer madende kromdur. Kaplamacılık ve çelik yapımında yaygın olarak kullanılır. Krom çeliğe paslanmazlık özelliği kazandırır.

En zengin krom yatakları; Elazığ’da Gule-man, Batı Akdeniz’de (Fethiye, Marmaris ara-sında) Dalaman havzası, Kütahya ile Bursa ara-sı ve Eskişehir’in doğusundaki Seyitgazi’de yer alır. Adana’nın kuzeyindeki Akdağ yöresinde de yeni krom yatakları bulunmuştur.

Akdağ krom yatakları, Dünyanın en zengin yataklarıdır. Türkiye, krom çıkarımında dünyada 3. sıradadır. Türkiye, çıkardığı kromu büyük ölçüde cevher olarak satmaktadır. Bu nedenle çıkarımını dış taleplere bağlı olarak ayarlan-maktadır.

Çeşitli yollarla elde edilen diğer bir doğal kaynakta kaya tuzudur. Kayatuzu olarak çı-kartıldığı gibi, deniz suyundan ve açık işletme olarak Tuz gölünden de elde edilir. En fazla tuz üretimi İzmir’deki Çamaltı tuzlasında, deniz suyundan elde edilir. Çankırı, Erzurum, Kars, Nevşehir, Kırşehir, Yozgat ve Konya’da işletilmektedir. Türkiye, birçok madende zen-gin bir ülkedir. Bu madenlerden bazıları tu-ristlik eşya yapımında önem taşır. Lületaşı (Eskişehir’de) ve oltutaşı (Erzurum’da) bu özel­likte olanların en önemlileridir.

Parlak sarı renkli ve ağır bir metaldir.Kolay kolay tepkimeye girmediğinde havada ve sudan etkilenmez yani kararma ve matlaşma görülmez. Saf haldeyken çok yumuşak olduğundan kolayca şekil alabilir. Altın kumların ya da çakıl taşlarının arasında küçük parçacıklar halinde ya da ka­yaç­larda damarlar halinde bulunur.

Bakır kolay işlenebilir, kolaylıkla biçim verilebilir ve çok sık kullanılan metaller arasındadır. İyi bir elektrik iletkeni olduğundan elektrik kabloları ve telleri bakırdan yapılır. Ayrıca gümüşün ardından ikinci sırada gelen iyi bir ısı iletkenidir. Bu yüzden tencere, tava gibi mutfak gereçlerinde de bakır kullanılır.

3. Fosiller

Dinozorlar gibi nesli tükenmiş canlıların yaşamış olduklarını, eski zamanlardan kalma kalıntılarla öğreniriz. Bu kalıntılara fosil adı verilir. Fosiller, canlı öldükten sonra kalan iskeletin, kemiğin ya da yaprağın üzerinin tortullarla kaplanması ve böylece tabakalar arasında korunan canlı kalıntılarının sertleşerek taşlaşmasıyla oluşur. Fosillerin oluşma süresi çok uzundur. Fosiller geçmiş zamanda yaşamış canlılar hakkında bize bilgi verirler.

Otla beslenen dört ayaklı dinozor fosili, İspan­yanın kuzeydoğusundaki Rideva yöresinde ortaya çıkarıldı. Fosil parçalarının 145 milyon yıllık oldu­ğu tahmin ediliyor.

Kayaçların nasıl oluştuğunu görmüştük. İçerisinde fosil bulundurmaya en uygun kayaçlar tortul ka-yaçlardır. Yani tortul kayaçların en önemli özelliği içerisinde fosil bulundurmalarıdır.

Fosiller tortul tabakaların yaşlarını belirlememizde yardımcı olduğu gibi, bulundukları bölgelerdeki canlı türleri, iklim değişiklikleri hakkında bilgi verir. Ayrıca denizlerde ve karalarda oluşan değişimi de gösterir. Tortul kayaçlarda da anlattığımız gibi örneğin bir mercan kayanın ne zaman ve nerelerde ya-şadığını kayaçların içindeki fosillerden öğrenebiliriz.

4.   Toprak Çeşitleri ve Erozyon

KUMLU TOPRAK:  İçerisinde % 80 oranında kum içeren topraktır. Tanecikler arasındaki boş­lukları fazla olduğundan suyu kolayca içine çeke­bilirler. Açık renkli topraklardır ve pamuk, karpuz gibi bazı bitkiler yetiştirilebilir.

KİLLİ TOPRAK:  Yarısından fazlası kil olan toz gibi çok ince yapılı topraklardır. Suyu tutma özelliğine sahiptirler. Çamurumsu bir yapıya sa­hip olduğundan bitkilerin yetişmesi için elve­rişli değildir. Kurak zamanlarda katı bir hal alır. Daha çok çömlek yapımında kullanılır

KİREÇLİ TOPRAK:  Kil, kum, humus ve kireç içeren topraklardır. Suyu geçirmezler. Kireç oranı fazla olan bu toprak tarım için elverişli değildir. Kum, gübre ve kükürt ilavesiyle bazı bitkilerin yetiş­mesi için uygun hale gelebilir.

 HUMUSLU TOPRAK: Çürümüş bitki ve hayvan atıklarından oluşan siyahımsı renkte olan topraktır.Suyu çok iyi tutan bir topraktır. Bu yüzden tarım için oldukça elverişlidir. Top­raktaki humus miktarı artıkça toprağın verimi de artar.

Toprak bitkilerin gelişebilmesi için gerekli olan su ve mineralleri içerir. İnsanlar ve hayvanlar toprakta yetişen bitkileri yiyerek enerji gereksinimlerini karşılarlar. Toprak aynı zamanda köstebek solucan gibi birçok hayvanın yaşayabilmesi için gerekli ortamı sağlar.

Erozyon

Erozyon, toprağın aşınmasını önleyen bitki örtüsünün, yok edilmesi sonucu koruyucu örtüden yoksun kalan toprağın su ve rüzgarın etkisiyle aşınması ve taşınması olayıdır. Oluşumu yüzlerce yıl süren toprak korunmadığında yerçekimi, su ve rüzgar etkisiyle başka yerlere taşınır. Bitki örtüsünde yoksun, eğimli yerlerde yağmur suları çok fazla erozyona sebep olur. Eğer eğimli arazi bitki örtüsü ile kaplanırsa erozyon azalır. Mevcut bitki örtüsünü koruma ve ağaçlandırma erozyonun önlenmesinde büyük önem taşır.

Evlerinizde kullandığınız doğal gazın ya da otomobillerde kullanılan petrolün fosillerden oluş-tuğunu biliyormuydunuz? Milyonlarca yıl geçtikten, sonra ölü canlı atıkların yani fosillerin yeraltında çıkarılarak ve  rafinelerde işlenerek kömür, doğalgaz ve petrol gibi yakıtlara dönüştürülmektedir. Bu şekilde oluşan yakıtlara fosil yakıt denir.

Fosilleri inceleyen bilim dalına paleontoloji, bilim insanına ise paleontolog denir. Paleontologlar sayesinde fosiller hakkında  bilgi elde edilmektedir.

Kısaca tortul kayaçların içinde bulunan fosiller yardımıyla günümüzde var olmayan nesli tükenmiş canlıların varlığında haberdar oluruz. Ayrıca yukarıdada gördüğümüz gibi günlük hayatımızda bir çok alanda fosil yakıtlarınıda kullanmaktayız.

Ölen bir canlının fosilleşebilmesi için bakteriler tarafından çabuk çürütülmemesi ve leş yiyicilerin saldırılarından korunabilmesi için hızla gömülmesi gerekir. Ayrıca canlının gövdesinde fosilleşebilen sert bölümlerin olması gerekir.

 

SORULAR

1. Toprağı bir tahtanın üstüne ince diğerinin üstüne ise kalın bir tabaka halinde yayınız.

 

2.   Birinin üzerine çim tabakasını örtünüz.

 

3.   İki tahtanın da üzerinde saç kurutma makinesini gezdirin ve toprağın hareketini inceleyiniz.

 

4.   Daha sonra iki tahtayı da eğim verecek şekilde tutarak üzerlerine su dökün ve toprağın nasıl hareket ettiğini gözlemleyiniz. Hangi bloktaki toprak daha çok taşınmıştır?

 

 

Yukarıda yaptığımız etkinlikte de erozyona sebep olan faktörleri gözlemleyebildiniz mi? Hangi durumlarda topraktaki aşınma ve taşınma miktarı en azdır?

 

Erozyona sebep olan faktörlerin en başında su ve rüzgar gelmektedir. Ayrıca zamanla topraktaki bitki örtüsünün yok oluşu da erozyonu hızlandırmaktadır. Yani verimli olan toprak, su ve rüzgarın etkisiyle taşınır ve geriye verimsiz kullanılmayan toprak tabakası kalır.

 

Erozyon sonucunda toprağın verimi azalmakta, besin maddeleri yok olmakta ve sular kirlenmektedir.  Ayrıca yerinden kopup giden topraklar baraj göllerini doldurarak hacimlerini azaltmakta ve barajların ömrünü kısaltmaktadır. Erozyonun şiddetli devam etmesi halinde toprak çölleşir. Toprakların çölleşmesi de açlık, susuzluk ve işsizlik gibi sorunlara neden olmaktadır.

Yer altı ve Yer üstü Su Kaynakları

Dünyamızdaki temel su kaynakları yer altı sularıyla yer üstü sularıdır. Okyanuslar, denizler, göller ve akarsular yer üstü su kaynaklarını oluştururlar.

 

 Denizler yerkabuğunun çukur bölümünü kaplayan birbirleriyle bağlantılı tuzlu su kütleleridir. Bunların yanında göller, akarsular, çaylar ve derelerde yer üstü su kaynaklarını oluşturmaktadırlar.

Denizler yerkabuğunun çukur bölümünü kaplayan birbirleriyle bağlantılı tuzlu su kütleleridir. Bunların yanında göller, akarsular, çaylar ve derelerde yer üstü su kaynaklarını oluşturmaktadırlar.

Yağmur sularının toprağa düşmesi sonucu oluşan kaynak suları çok deriden geliyorsa yerin iç ısısından dolayı ısınarak yeryüzüne çıkabilirler. Bu tür kaynaklara jeotermal kaynak denir.

Sponsorlu Bağlantılar

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir