Irak – İran Savaşı
Irak-Iran Savaşı, 1980-1988 yılında Irak ve Iran arasında yapılmış olan savaştır. Savaş, yaklaşık 1 milyon ölüme ve 150 milyar Amerikan Doları civarında maddi hasara yol açmıştır. Irak’ın zaferleri ile başlayan savaş Iran’ın direnmeye başlamasıyla bir yıpratma savaşına dönüşmüş ve sonuçsuz bir biçimde sonlanmıştır.
Savaş Öncesinde Irak-İran İlişkileri
Soğuk Savaş boyunca, Irak-Iran ilişkileri iyi olmadı. 1969 Nisanında, Amerika Birleşik Devletleri’nin de desteğini alan Iran Şahı, önemli bir su yolu olan ve 1937 yılı Irak-Iran sınır antlaşması ile ile Irak’a bıraktığı Şatt-ül-Arap’ı geri almak istedi. Bunu gerçekleştirmek amacıyla Iran, gemilerini bir güç gösterisi olarak bölgeye gönderdi. 1970 yılında kesilen diplomatik ilişkiler, 1973 yılında tekrar kuruldu ve 1975’te bir antlaşma imzalandı. Buna göre iki ülke arasındaki sınır, su yolunun en derin noktasında geçecekti. Ayrıca Iran, Irak’taki Kürtleri merkezi hükümete karşı desteklemeyeceğini taahhüt ediyordu. Fakat 1971 yılındaki silahlı çatışmalar sırasında Iran’ın ele geçirdiği Körfez adalarından çekilmemesi, iki ülke arasındaki ilişkilerin gelişmesine engel oldu
İran’da Humeyni Iktidarı
Adalar sorunu yüzünden zaten gergin olan Irak-Iran ilişkileri, Iran’da Şiiliğin şiddetli bir savunucusu olan Humeyni iktidarının başa gelmesi ile daha da bozulmaya başladı. Bağdat’taki Saddam Hüseyin hükümetinin endişesi, Iran’daki Şii hükümetin; Irak’taki Şii çoğunluğu Sünni iktidara karşı kışkırtması olasılığıydı. Bu arada Irak, Iran’daki Arap bölgesi olan Kuzistan’a özerklik verilmesi fikrini savunmaya başlamıştı.
Savaş’ın Başlaması ve İlk Aşamalar
1980 yılının ortalarında, Iran devrim hareketinin Iran ordusundaki yüksek rütbeli subayları tasviye etmesi ve rehineler olayıyla ABD’nin düşmanlığını çekmesi bu devletin güçsüz bir durumda olduğu izlenimini uyandırıyordu. 22 Eylül 1980’de, Iran’ın, iki ülke arasındaki anlaşmazlık konusu olan bölgeden askerlerini çekmeyi reddetmesi üzerine Irak ordusu sınırı geçti. 16 Eylül’de ise Irak, Şatt-ül-Arap antlaşmasını feshettiğini açıklamıştı.
Savaşın ilk günleri, baskın avantajını koruyan Irak’ın üstünlüğü ile geçti. Fakat, zamanla Iran’ın direşinin artması ile savaş yıpratma savaşı biçimini aldı.
SAVAŞ
Iran’ın istilaya ilk tepkisi, sadece ilerleyen Irak birliklerini değil, aynı zamanda Irak’ın Basra limanını da bombalamak oldu. Aynı ay içinde Tahran ve Bağdat’da bombalandı. Eylül ayının sonunda Irak ordusu Abadan ve Hürremşehr kentlerini abluka altına almış olmakla birlikte, kış ayları gelmeden savaştaki amaçlarına ulaşabilmiş değildi. Iran’ın direnmesiyle birlikte savaş yıpratma savaşı biçimine girmişti. 1980 kışı boyunca yapılan barış girişimleri başarısız oldu ve 1981 Nisan ayından itibaren savaş yeniden yoğunlaştı.
Tarih göstermiştirki, yıpratma savaşı uzun “nefes†gerektirir. Ekonomik gücünü ve insan kaynağını en uzun süreye yayabilen tarafın önemli bir avantajı vardır. Iran böylesine uzun bir savaşta kendisini, stratejisini hızlı bir zafer üzerine kuran Irak’a göre daha rahat hissediyordu. Bunu bilen Irak, Iran’ın ekonomik gücünü zayıflatma amacıyla saldırılar yapmaya başladı.
Iki ülkeninde ekonomik gücü, büyük ölçüde ihraç ettikleri petrole dayanıyordu. Fakat, Irak petrol boru hatlarından petrol ihraç edebilirken Iran, ihracatını büyük ölçüde Basra Körfezi’nden yapmaktaydı. Yani, Basra Körfezi petrol ticaretinin kesintisiz sürmesi Irak’ın değil, Iran’ın işine gelmekteydi. Bu sebeple Irak, petrol taşıyan Iran gemilerine saldırılar yapmaya başladı. Benzer şekilde Iran’da Irak petrol tesislerine saldırıya başladı.
Körfez petrol ticaretinin zarar görmesi, Amerika Birleşik Devletleri’nin, savaşa aktif olarak katılmasına sebep oldu. Geleneksel olarak, dünya ticaretinin özgürce yapılması ve açık denizlerin serbestliği ABD dış politikasının temelini oluşturmuştur.Ayrıca ABD ve müttefikleri (Avrupa ve Japonya) büyük ölçüde Körfez petrolüne muhtaçtı ve bu petrol yolunun saldırıya açık olması Batı dünyası için tehlikeliydi. Körfez petrol yolunu açık tutmak için Amerika Birleşik Devletleri bölgeye bir filo gönderdi ve Amerikan bayrağı çekmiş Kuveyt tankerlerini korumaya başladı.
8 yıl süren savaş 1988 Ağustos’unda yapılan ateşkes ile sonlandı. Ancak Birleşmiş Milletler gözetiminde yapılan barış görüşmelerinden sonuç alınamadı. Iran, görüşmeler için ön koşul olarak topraklarındaki tüm Irak askerlerinin çekilmesini isterken, Irak Şatt-ül-Arap suyolu üzerinde ortak denetim kurulmasında ısrar etti. Iki ülke arasındaki barış, ancak Irak’ın Kuveyt’i 1990 Ağustos’unda işgali ve ABD ile savaşa tutuşma korkusuyla Iran’dan eline geçirdiği toprakları geri vermesiyle gerçekleşti.
Amerika’nın Tutumu
Saddam ile Başkan Reagan’ın elçisi Donald Rumsfeld (şimdi ABD Savunma Bakanı) el sıkışırken.Amerika Birleşik Devletleri, Iran’daki müttefiki şahı devirip iktidarı gelen Islami rejimden hiçbir zaman hoşnut olmamıştı. Bu sebeple 1967 yılında diplomatik ilişkileri kestiği Irak ile tekrar yakınlaşmaya çalıştı. Daha sonra çeşitli kanallardan Irak’a silah yardımı yaptı ve büyük miktarda borç para sağladı. Hatta Irak’ın biyolojik ve kimyasal silahlar üretmesine yardımcı oldu.
Ayrıca Amerika Birleşik Devletleri ve Ingiltere 1986 Mart’ında, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin Irak’ın Iran’a karşı kitle imha silahları (kimyasal ve biyolojik silahlar) kullanmasını eleştiren kararlar almasını karşı oy kullanarak engelledi.
Savaşın sonuçları
Irak-Iran Savaşı, yaklaşık bir milyon insanın hayatına ve 150 milyar dolarlık maddi hasara yol açtı. Savaşan taraflar çok ufak kazançlar için ekonomik kaynaklarını tüketti. Buna rağmen savaşın sonucunda Irak-Iran sınırı değişmedi.
Savaş boyunca Irak, kendisini destekleyen devletlerden borçlar almış ve bu para ile silah satın almıştır. Irak’ın bu borçları ödemekte zorlanması, Irak’ın 1990 yılında Kuveyt’e saldırarak oradaki petrol kuyularını ele geçirmeye çalışmasına yol açacaktır.
|