İnsanların ırklarının, dinlerinin, dillerinin, siyasi düşüncelerinin, görüşlerinin, yaşadığı yerlerin farklı olması sahip oldukları temel hakların herhangi birini kullanmasına engel değildir. Çünkü insan hakları başkaları tarafından verilmiş olmayıp, insanların doğuştan sahip olduğu haklardır.
İnsanların insan olmalarından dolayı sahip oldukları haklar doğal haklardır ve hiçbir şekilde ellerinden alınamaz. Örneğin yaşama hakkı vazgeçilemez, engellenemez ve baskı altına alınamaz bir haktır. Doğal haklar daha sonraları “temel haklar” olarak anılacaktır.
* Vatandaşlar haklarını toplumun genel huzur ve çıkarlarını zedeleyecek bir biçimde kullanamazlar. Bu durumda insan hürriyeti sınırsız değildir. Bireylerin doğal haklarını kullanması diğer toplum üyelerinin aynı haklardan yararlanmasını sağlayan sınırlarla sınırlanmıştır. Bu sınırlar yasa tarafından belirlenir.
* Temel hak hürriyetlerle ilgili genel ve özel sınırlamalar demokratik toplum düzenin gereklerine aykırı olamaz ve öngördükleri amaç dışında kullanılamaz.
* Demokrasilerde esas olan hak ve hürriyetlerdir. Sınırlamalar ancak bunları güvence altına almak, daha sağlıklı işlemesini sağlamak için getirilen düzenlemelerdir. Bu bakımdan hiçbir sınırlama hak ve hürriyetlerin özünü değiştirici nitelikte olamaz.
Bu hak insanın can güvenliği ve yaşama hakkını güvence altına alır. Bu hak gereği, kişinin maddi ve manevi varlığı koruma altındadır; hiç kimseye işkence edilemez; insan onuruyla bağdaşmayan bir ceza ya da muamelede bulunulamaz.
Hür ve güvenli yaşama temel haklar arasındadır. Hiç kimse kanuni bir neden olmaksızın tutuklanmaz; kimse kanunda belirtilen yakalama ve tutuklama halleri dışında hürriyetinden yoksun bırakılamaz.
Özel hayat, kişinin kendine özgü ve yalnızca kendisinin bileceği ayrıntılara sahip olan hayatıdır. Herkes özel hayatına saygı gösterilmesini isteme hakkına sahiptir. Anayasa bu hakkı vatandaşlara tanımıştır.
Özel hayatın ve aile hayatının gizliliğine dokunulamaz. Hakim kararı olmadıkça kimsenin üstü, özel kağıtları ve eşyası aranamaz; bunlara el konulamaz.
Kanunla yetkili kılınan mercinin emri olmadıkça kimsenin konutuna girilemez, arama yapılamaz, buradaki eşyaya el konulamaz.
Anayasaya göre herkes yerleşme ve seyahat özgürlüğüne sahiptir. Suç işlenmesini önleme, düzenli kentleşmeyi gerçekleştirme durumlarında yerleşme ve seyahat hürriyeti sınırlanabilir.
Vicdan, inanç ve kanaat hürriyeti anayasal güvence altındadır. Kimse ibadete, dini ayin ve törenlere katılmaya, dini inancını açıklanmaya zorlanamaz; dini inanç ve kanaatlerinden dolayı kınanamaz.
Anayasada düşünce ve kanaat hürriyetini diğer hürriyetlerin de bir güvencesi saymakta, güvence altına almaktadır. Herkes, düşünce ve kanaat hürriyetine sahiptir. Her ne sebep ve amaçla olursa olsun, kimse düşünce ve kanaatlerini açıklamaya zorlanamaz; düşünce ve kanaatleri sebebiyle kınanamaz ve suçlanamaz.
İlköğretim, kız ve erkek bütün vatandaşlar için zorunludur ve devlet okullarında parasızdır. Milli Eğitim Temel Kanunu’nda, “temel eğitim kurumlarından vatandaşlar ilgi, istidat ve kabiliyetleri ölçüsünde yararlanırlar.” denilmiştir. Anayasada da, “kimse eğitim ve öğrenim hakkında yoksun bırakılamaz.” denilmektedir.
Anayasaya göre çalışma herkesin hakkıdır. Devlet, çalışanların yaşam düzeylerini yükseltmek, çalışma hayatını geliştirmek için çalışanları korumak, çalışmayı desteklemek ve işsizliği önlemeye elverişli ekonomik bir ortam oluşturmak için gerekli tedbirleri alır.
Herkes sağlıklı bir çevrede yaşama hakkına sahiptir. Devlet konut ihtiyacını giderecek tedbirleri alır.
18 yaşını dolduran, er ve erbaş, askeri öğrenci, yasaklı, tutuklu olmayan her vatandaş seçme seçilme hakkına sahiptir.
Vatandaşlar dilek ve şikayetlerini yetkili makamlara dilekçe ile iletebilirler.
Vatandaşlar bazı istisnalar dışındaki bilgileri (Devlet sırrı, özel hayat vs ) kamu kurum ve kuruluşlarından isteyebilirler.
C-HUKUKTA HAK ARAMA YOLLRI
Bazen sorunları uzlaşma ile çözemezsek çözümü hukukta ararız. Yargı uyuşmazlıkları adaletle çözmelidir. Adaletin sağlanması için yargının bağımsız olması gerekir.
Değerli Bilgi
Haklının hakkını almasına, haksızın cezalandırılmasına adalet denir.
İnsan haklarına dayalı devlet; insan haklarını anayasa ve yasalarıyla tanıyan ve koruyan hukuk devletidir.
Hukuk devleti, devlet gücünün hukuk kuralları ile sınırlandırıldığı, insan hak ve özgürlüklerinin tanınıp korunduğu devlettir. Hukuk devletinde yasalar uyarınca vatandaşların bağımsız mahkemelere başvurarak devletten şikâyetçi olma hakkı vardır. Örneğin arsası devlet tarafından kamulaştırılarak yol yapılan bir vatandaş, devlet, arsasının değerini tam olarak ödemiyorsa bağımsız mahkemelere başvurarak şikâyetçi olabilmekte ve hakkını arayabilmektedir
Haklarımızın ne olduğunu bilirsek, haklarımızı farklı yollarda gündeme getirebilir ve arayabiliriz. Hak arama yolları;
Dilekçe hakkı
Tüketici hakkı
Yargıya başvurma(dava açma) hakkı
Kamuoyu oluşturma hakkı
İnsan hakları eğitimi almış kişilerin şu davranışları göstermeleri beklenir:
- Birey olarak sahip oldukları hakları tanırlar ve bilirler.
- Haklarını nasıl kullanacaklarını ve koruyacaklarını bilirler.
- Başkalarının haklarına karşı saygılı ve duyarlı olmayı bilirler.
- Tüm insanlık adına insan haklarının korunmasında üstlerine düşeni yapmaları gerektiğini bilirler.
Yaşadığımız yerlerde devletin veya başka kuruluşların bazı eylemlerinin toplum için ya da yaşadığımız çevre için zararlı sonuçlar doğurabileceğine inanıyorsak halkın duyarlılığını artırarak kamuoyu oluşturup bu eylemlere engel olabiliriz.
Kamuoyu oluşturmak için radyo,televizyon,gazete,dergi,internet gibi medya araçlarından faydalanabiliriz.Halktan dilekçe ve imza toplayarak hakkımızı arayabiliriz.Bazen de yetkili mercilerden izin alıp pankartla gösteri yürüyüşü yapabiliriz.Böylece halkın duyarlılığını arttırmış oluruz.
İnsanlar birlikler oluşturarak sivil toplum örgütlerini kurarlar. Böylece,dayanışma içinde hak arayışında bulunurlar.STK’ ların sundukları desteğin merkezinde kamuoyu vardır.STK’ lar insan hakları ihlali durumlarında halkın daha çok bilgi sahibi olmasını sağlamaya çalışırlar.
Bazen insanlar gazete köşe yazarlarına, televizyonlara mektup yazarak sorunlarını paylaşmaktadırlar. Böylece sorunlarını kitle iletişim araçları yardımıyla kamuoyu gündemine taşıyarak hak arama yollarını genişletirler. Bazen de haklarını kitle iletişim araçlarında tekzip yayınlatarak. Tazminat davası açarak arayabilirler.
Hayatımızda bazı durumlarda kişilerle veya kurumlarla sorun yaşarız. Demokratik toplumlarda sorunlarımızı karşılıklı uzlaşma ile çözmek esastır. Bazen sorunları uzlaşmayla çözemeyiz. Bu durumda çözümü hukukta ararız.
Sahip olduğumuz haklar başkaları tarafından çiğnendiği zaman hakkımızı aramaya çalışır çeşitli yollara başvururuz. Demokrasi özümsemiş toplumlarda insanlar barış içinde yaşar haklarını demokratik yollarla çözerler.
Şiddet ve öfke hiçbir zaman çözüm yolu olamaz. Tam tersine sorunlarımızı da içinden çıkılamaz hale getirir. Bu nedenle sorunlarımızı en az maliyete, en kısa zamanda çözmeye çalışmalıyız. En akıllıca yol budur.
Ç-İNSAN HAKLARIYLA İNSANDIR
Demokrasinin özünde eşit katılım ve insana saygıyı esas alan bir anlayış vardır. Bu anlayışların öne çıkarıldığı yaşama demokratik yaşam denir.
Demokrasi bir düşünme biçimidir. İnsan düşüncesine yerleşmediği sürece demokratik davranışlar hayata geçemez.
İnsanlara tanınmış hak ve özgürlükler ancak demokratik ortamlarda gerçekleşebilir.
Demokrasi hoşgörü rejimidir.
Bir devletin hukuk düzeni çerçevesinde demokratik olması, insan haklarının varlığı ve geleceği için güvence oluşturmaktadır.
Demokratik tutum eğitimle kazanılır. Demokrasiyi benimsemiş insanlar yetiştirilmek isteniyorsa, buna öncelikle demokratik değerlerin öğretilmesinden başlanır.
AİLEDE DEMOKRATİK HAYAT
Aile demokratik davranışların öğrenilmesi ve uygulanması gereken ilk ortamdır. Katılma, tartışma, açıklık, adalet, tarafsızlık, kendi kendine disiplin gibi demokratik değerler yalnızca kitaplardan öğrenilmez; gerçek ortamlarda yaşayarak öğrenilir. Aile bu gerçek ortamın ilki ve en önemlisidir. Bu ortamda anne baba davranışlarının demokratik ya da baskıcı olması çocukların davranışlarını da bu yolla etkilemektedir.
Demokratik bir toplumun temelinde düşünce ve kanaatlere saygılı aile düzeni yer alır. Başkalarına tahammül edebilmek, hoşgörülü olmak, saygı ve sevginin başarılmasıyla mümkün olabilir. Aile ortamında bile farklı görüşlerin olması doğaldır. Bu farklılıklar gelişmenin ve olgunlaşmanın hem nedeni hem de sonucudur. Farklı görüşlere saygı gelişmeye açık ve sabırlı insanlar oluşturur.
OKULDA DEMOKRATİK HAYAT
İnsanların ortak ideali olan barış ve hoşgörü kültürünün gerçekleştirilmesinde okul önemli bir basamaktır. Bilgili ve başarılı insanların okulda oluşturduğu barış ve hoşgörü ortamı, onların nasıl bir toplumda yaşamak isteklerinin bir göstergesidir.
Sınıf ortamı bilgi, görgü, düşünce ve kanaatlerin hem paylaşıldığı hem de sergilendiği bir ortamdır. Düşünce farklılığı insanların aynı ortamları paylaşmasına engel değildir. Bu bir kültürel zenginlik olarak kabul edilir. Önemli olan, insanların birbirlerinin düşüncelerine saygı göstermeleri, anlayışlı olabilmeleridir. Sınıf, bu hoşgörü ortamının oluşturulmasına belirtilen özellikler nedeniyle son derece uygundur. Bu nedenle hoşgörü ortamı giderek sınıfı demokratik bir ortama dönüştürür.
D-SORUNLAR VE DEMOKRATİK ÇÖZÜMLER
Demokratik çözüm yolları
İnsan haklarının en iyi korunabileceği yönetim biçimi demokrasidir. Demokratik bir devletin varlık nedeni vatandaşın haklarını korumaktır. Demokratik devlet yönetiminde devlet, insan hakları ve özgürlüklerine saygılıdır.
Demokrasi ilkelerine uyulduğu ülkelerde yöneticiler halkın yararı için, halkın istekleri doğrultusunda çalışırlar. Bireylerin hakları ihlal edildiğinde, ihlali yapan kişi ya da kuruluşlar devlet tarafından cezalandırılır ve ihlal edilen hakkın sahibine verilmesi sağlanır
Hak ve özgürlüklerin ihlalinin giderilmesinde vatandaşlara da sorumluluklar düşmektedir. Toplumun her kesimi ve her üyesi ilişkilerinde hoşgörüyü esas almalı, hak ve özgürlüklerin korunmasında demokrasinin ilkelerini ölçü kabul etmelidir.
Yurttaşlar sorunlar yaşadıklarında bilinçli olmalılar ve bu bilinçle sorunların hukuk ve insan hakları temelinde demokratik yollara çözümünü esas almalıdırlar.
HUKUKUN TEMEL İLKELERİ OLARAK İNSAN HAKLARI
İnsan haklarını temel ilkelerinden biri, bütün bireylerin doğuştan eşit oldukları düşüncesidir. Ancak hak ve özgürlüklerinin ihlal edilmesi halinde bireylerin kendini gerçekleştirilmesi, gelişimini sürdürmesi güçleşir.
Hukuk krallarında dil, ırk, cinsiyet gibi farklılıklar yönünden eşitlik ilkesi temel alınmalıdır.
Kanunların yapılması ve uygulamasında insanlar arasında, bedensel ve ruhsal farklılıkları ne olursa olsun eşit davranılması, toplumsal ve siyasal hakları yönünden hiçbir ayrıcalık gözetilmemesi gerekir.
Devlet bazı koşullarda hak ve özgürlükleri sınırlanabilir; ancak bu sınırlama temel hak ve özgürlüklerin özüne dokunamaz.
E-SİVİL TOPLUM KURULUŞLARI VE FAALİYETLERİ
SİVİL TOPLUM KURULUŞLARI
Sivil toplum kuruluşları devlet örgütlenmesi içinde yer almayan sendika, vakıf, dernek, meslek odası vb. benzeri oluşumlardır. STK’lar yürüttükleri çalışmalarla eylem ve uyarılarda yöneticiler üzerinde baskı oluştururlar; bu yolla denetleme işlevi görürler. İnsan hakları ihlallerini önlemeye çalışırlar. Yasa ve kuralları yeniden düzenlenmesine çalışarak insan haklarının korunmasına katkıda bulunulur.
Bilgi:STK’lar gönüllü kuruluşlardır.
Bireyler yöneticilerin kararlarını eleştirme özgürlüğüne, uygulamalarını denetleme işlevini, toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenle hakkını sivil toplum aracılıyla kullanılır. Düşüncelerin ifade edilmesinde istek ve beklentilerin gerçekleştirilmesinde, demokratik ilke ve uygulamaların yerleşmesinde hak ve özgürlüklerin korunmasında STK’ların önemli katkıları vardır.
Ülkemizde Yeşilay Derneği, Sokak Çocuklarını Koruma Vakfı, İnsan hakları Derneği, Genç Siviller, Kimse Yok mu Derneği, Türkiye Erozyonla Mücadele, Ağaçlandırma ve Varlıkları Koruma Vakfı (tema),Araştırma Kurtarma Timi( akut),gazeteler ve Şehit Ailelerini Koruma vakfı, Milli Eğitim Vakfı gibi birçok sivil toplum kuruluşları vardır.
İnsan Haklarının korunmasında sivil toplum kuruluşları ve işlevleri
İnsan haklarının korunmasındaki tek tek bireylerin yapabilecekleri sınırlıdır. Bireylerin bir araya gelerek oluşturdukları STK’lar insan haklarının korunmasında daha etkili olur.
Sivil toplum kuruluşlarının faaliyet alanı temelde bir veya birden çok insan haklarına dayanmaktadır. STK’ların yoksulluk, şiddet, ırkçılık, sağlık sorunları, evsizlik ve çevresel sorunlara karşı durmak için etkin çalışmalar yürütmektedir.
STK’ların insan hakları ihlallerini gündeme getirme, bu konuda kamuoyunu oluşturma, devletin bu konuyla ilgili organlarına yardımcı olma gibi işlevleri vardır. STK’lar hakları ihlal edilenlere sosyal hukuki ya da ekonomik, doğrudan hizmet sunarak yardım edebilirler.
Ülkemizde İnsan Hakları Derneği, Tüketici Haklarını Koruma Derneği, İnsan Hakları Vakfı, Sokak Çocuklarını Koruma Vakfı gibi İnsan Haklarını korumak amacıyla çalışmalar yapan STK’lar bulunmaktadır. Bu insan haklarıyla ilgili uygulamaları izler hak, ihlallerini ortaya çıkarırlar. İhlallerin önlenmesini konusunda kamuoyu oluştururlar. Yetkilileri harekete geçirmek için çaba harcar ve öneride bulunurlar.
STK’lar demokratik vazgeçilmez konulardan bir haline gelmiştir. Çünkü en iyi demokrasi, denetleyen demokrasidir. Demokrasiyi denetleyen de sivil toplum kuruluşlarıdır. Demokrasinin güçlenmesi insan haklarının koruna bilmesi yurttaşların sivil toplum konusunda bilinçlenmesiyle ve bu kuruluşlara destek vermesiyle sağlanabilir.
İnsanlar sahip oldukları hak ve özgürlükleri STK aracılığıyla daha etkili bir şekilde dile getirebilir. Hak ve özgürlüklerimizi ihlal edenlere daha güçlü mücadele ederler. Hakların korunmasında tek tek in sanların yapabilecekleri sınırlıdır:’Birlikten kuvvet doğar.’ Bir elin nesi var iki elin sesi var .’ deyişlerinin anlattığı gibi bir araya gelerek örgütlenen bireyler daha güçlü korunma olayına elde ederler.
F-İNSAN HAKLARI İLE İLGİLİ GELİŞMELERİ TAKİP EDİYORUZ
İnsan Hakları ile İlgili Gelişmeler
Yasal ve idari reformların yanı sıra, eğitim yoluyla insan hakları bilincinin geliştirilmesine yönelik faaliyetler yoğunlaştırılmıştır. İlköğretim müfredatında insan hakları konuları okutulmaktadır. Liselerde ise demokrasi ve insan hakları konulu dersler verilmektedir. Çeşitli üniversitelerde yeni insan hakları merkezleri açılmıştır. Polis Akademisi’nde insan hakları dersi zorunlu hale gelmiştir. Memur adaylarının hazırlık programlarına insan hakları kursları da dahil edilmiştir.
•İnsan hakları korunması ve geliştirilmesine yönelik çalışmalarda bulunmak üzere 2001 yılında Başbakanlık İnsan Hakları Başkanlığı kurulmuştur. İnsan Hakları Başkanlığı, insan hakları ile ilgili konularda görevli kuruluşlarla sürekli temas halinde bulunmak ve bu kuruluşlar arasında koordinasyonu sağlamakla görevlidir.
•İllerde ve ilçelerde insan hakları kurulları oluşturulmuştur. Bu kurallar insan hakları ihlalleri şikâyetlerini ele alıp incelemekte ve bulgularını idari veya yasal önlem alınması amacıyla Hükümet’e iletmektedir.
•Ülkemiz Birleşmiş Milletler Paris İlkeleri’yle uyumlu bir Ulusal İnsan Hakları Kurumu kurma kararı almıştır. Bu amaçla hazırlanan kanun tasarısı üzerindeki çalışmalar devam etmektedir.
Kitle İletişim ve İnsan Hakları
İnsanların doğru karar verebilmesi için habere, bilgiye gereksinimleri vardır. Bunu onlara büyük ölçüde kitle iletişim araçları sağlar. İnsanların daha çok bilgilendirilmesi, aydınlatılması zorunludur. Bu zorunluluk, kitle iletişimin gerekliliğini ortaya koymaktadır. Kitle iletişim araçları işlevini en iyi demokratik ortamlarda yerine getirebilir.
Değerli bilgi:
Bilgi teknolojisi; cep telefonlarından internete kadar kitle iletişim araçları ile bir araya gelerek insanlara anlayışlarını çeşitlendirmeli, fikirlerini yaymaları, diğerleriyle etkileşime geçmeleri ve değişime tepki göstermeleri için benzeri görülmemiş bir dizi araç sunmuştur.
G-HERKES İÇİN HUKUK
HUKUK DEVLETİ
Hukuk, ( Sözcük anlamı olarak ‘ haklar’ demektir.) insanların birbirleriyle, çevreleriyle ve devletle olan ilişkilerini belirleyen yasaların bütünüdür. Hukukun temel ilkesi, insanlar arasında adaleti, eşitliği ve özgürlüğü yasalar yoluyla sağlayabilmektir.
Adalet, haklı olana hakkının verilmesidir. Adaletin tam olarak gerçekleşebilmesi için, insan haklarının, hukukun temel ilkesi yapılması gerekir.
Yargılama, adaletin gerçekleşmesi amacıyla yapılır. Bu anlamda mahkemeler adaleti sağlamakla görevli kuruluşlardır.
İnsan haklarının temel ilkelerinden biri, bütün insanların doğuştan eşit oldukları düşüncesidir. Hukuk kuralları dil,din, ırk,cinsiyet gibi farklılıklar gözetmeden hazırlanırsa, insanlar arasında eşitlik sağlanabilir.
Devlet özgürlük, eşitlik ve güvenliği sağlamakla yükümlüdür. Bunu gerçekleştirebilmek için öncelikle insan haklarının anayasa ve yasalarla güvence altına almalıdır.
Ülkemizde, insan hakları hukukun temel ilkesi olarak anayasada güvence altına alınmıştır.
Hukuk devleti, devlet gücünün hukuk kurallarıyla sınırlandırıldığı, insan hak ve özgürlüklerinin tanınıp korunduğu devlettir.
Hukuk devletinde vatandaşlar hukuksal güvence altında bulunur. Devlet hukuk kurallarına bağlıdır. Yönetilenler kötüye kullanılan hak ve özgürlükleri için hukuksal başvuru araçlarına ve dava açma hakkına sahiptirler.
Hukuk Devletinde:
Temel hak ve özgürlük güvence altına alınır
Yasaların anayasaya uygunluğunun yargısal denetimi yapılır
Kazanılmış haklara saygı duyulur
Hukuk Devletinin Unsurları
1-Kanunsuz suç ve ceza olmaz
Kimse yürürlükte bulunan yasanın suç saymadığı bir eylemden dolayı cezalandırılmaz Kimseye, suçu işledi zaman yasada o suç için konulmuş olan cezadan daha ağır bir ceza verilmez.Suçluluğu hükmen sabit oluncaya kadar kimse suçlu sayılmaz
2-Yargı bağımsızlığı ve yargıç güvencesi
Yargı bağımsızlığı, yargı organlarının karar verirken hiç kimseden emir talimat almamaları ve her türlü etkiden uzak kalmalarını ifade eder.
Yargı bağımsızlığı yargıç güvencesi ile sağlana bilir yargıçlık güvencesi her şeyden önce yargıçların azledilmeyeceklerini, kendileri istemedikçe 65 yaşından önce emekliye sevk edilmeyeceklerini ifade eder.
3- İdarenin yargısal denetimi
Yöneticilerin yetkilerini kanunsuz ve keyfi olarak kullanılması önlenilir; yargı denetimi yoluyla hukuka uygun davranmaya zorlanılır
4-Kuvvetler ayrılığı ilkesi
Yasama yürütme ve yargı yetkisinin ayrı devlet organlarına verilmiş olmasıdır. Devlet Yasama, yürütme ve yargı güçlerini üç farklı organ eliyle yerine getirir Böylece devletin egemenlik gücünün tek elde toplanması keyfi ve baskıcı yönetimlerin ortaya çıkması önlenir
5-Yasaların genelliliği ilkesi yasalar önündeki eşitlik ilkesinin bir gereğidir. Bu ilke gereğince bazı bireylerin korunması bazılarının da mağdur edilmesi önlenir.
6-Eşitlik
Eşitlik insanlar arasında toplumsal ve siyasal haklar yönünden hiçbir ayrıcalık bulunmaması kanunların oluşturulması ve uygulaması yönünden insanlar arasında ayrım yapılmaması durumudur. Ana yasaya göre herkes kanun önünde eşitlenir
HUKUKUN ÜSTÜNLÜĞÜ
Hukukun üstünlüğü devletin tüm organları üzerinde hukukun mutlak bir egemenliye sahip olmasıdır Hukukun üstünlüğü ilkesi hukuk devletinin ve demokrasinin vazgeçilmez koşuludur burada temel kural adaleti gerçekleştirmektedir.
Hukukun üstünlüğü sağlanabilmesi için Temel haklar anayasada değişmez biçimde yer almalıdır. Yasalar ana yasaya uygun olmalıdır.
Yasaların anayasaya uygunluğu denetleyen bağımsız bir yargı kuruluşu(anayasa mahkemesi gibi) bulunmalıdır
Siyasal iktidar insan hak ve özgürlüklerine dayanan temel hukuk ilkelerine bağlı kalmalıdır.
Mahkeme kararlarına karşı kişilerin üst mahkemeye başvurarak kararlarının yeniden incelenmesini isteme hakkı olmalıdır
- Kaynak İndirme Bilgileri
- Site: www.derscalisiyorum.com.tr
- Dosya İçeriği: 8.Sınıf Vatandaşlık ve Demokrasi Hak ve Özgürlüklerimiz
- Dosya Boyutu/Türü: 34 KB/ Word
- Dosya İndirme Linki: Tıklayınız.
|